2 YAŞ SENDROMU – MUZ! ve “HAYIR!” KELİMESİNİN HAYATIMIZA KATTIĞI YENİ ANLAMLAR…

1

Meshur 2 Yas Sendromu Sonunda Bize de Ugradi!

 

Bu yazıda, 2 yaş sendromu hakkında sadece herkesin bildiği şeyleri yazmak niyetinde değilim. Aslında daha çok, kızımın yıllar sonra okuduğunda, bu dönemi nasıl geçirdiğinin bir güncesi olarak düşünüp yazmaya karar verdim.

Melina ilk doğdugundan, 1 yaşına kadar, inanılmaz sakin, fazla hareketli olmayan, hatta zaman zaman bu yüzden beni ‘Neden bu kadar uslu acaba?’ diye düşündüren bir bebekti. Bu durumu bir kaç kez doktoruma sorduğumda, bunun için endişe etemem gerektiği, aslında ne kadar şanslı bir anne olduğumun bir an evvel farkına varmam gerektiği cevabını aldım. O kadar stresli bir hamilelik süreci geçirmiş olmama karşın, herkes Melina’nın nasıl bu kadar sakin bir bebek olduğuna şasırıp, gıptayla bakarken, biz 1 yaş doğumgünü partimizden hemen sonra, inanılmaz değişimler yaşamaya başladık.

Doğum günümüzden hemen sonra, koyduğum yerde usluca duran, kendi başına oynamaktan sıkılmayan, her hareketini sakince yapan Melina gitti, yerine çok hareketli, her yeri karıştıran meraklı, ‘hayır’ dendiğinde sinir krizleri geçiren bir çocuk geldi.

‘Hah’ dedim, ‘Hamilelikteki tüm streslerin sonucu olarak, Melina sinirli bir bebek, yandım ben, yaşadıklarım ona ne yaptı böyle? Kendimi Nasıl affedeceğim?’

Tüm bunlarla nasıl başedeceğim, bunun Melina’ya özel bir sinirlilik durumu olup olmadığı enişesi içindeyken, aklıma 2 yaş sendromunun çoğu bebekte aslında 1 yaşından sonra başlayabilecek olması gerçeği geldi. Bu konuda içimi rahatlatabilecek bir şeyler okumaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki..

Neyse ki, okuduğum makaleler ve deneyimlerden yola çıkarak, Melina’nın çok şükür ki sinirli bir bebek olmadığına, bu yaptıklarının sebebinin 2 yaş sendromu olduğuna ikna oldum.

 

En büyük takıntımız, Kalem!

 

Eline kalem verildiğinde, saatlerce oynayan, kalemle oynamaktan sıkılsa dahi, elinden bir saniye bile bırakmadan diğer işlerine devam eden bir kız çocuğu düşünün… Ne kadar tehlikeli olduğunu bilmeme rağmen, gün içinde kalemle karşılaşmış ve öyle ya da böyle eline geçirmişse, benim için artık o gün inanılmaz stresli bir hal alıyor. Çünkü tehlikeli bir şekilde, bir oraya bir buraya sendeleyerek giderken, yüreğim ağzıma geliyor ve ben bütün gün ellerimi hep üstünde tutmak zorunda kalıyorum. 2 yaş sendromu başladı başlayalı, tam 2 kilo verdim bile!

 

Şimdi diyeceksiniz ki, ‘Neden kalemi elinden alıp, dikkatini başka yöne çekmiyorsun? En fazla, 5 dakika ağlayıp ilgisi dağılacaktır…’

Malesef… Melina dikkati kolay kolay dağılmayan bir bebek. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi hiç bilmiyorum, ama ne kadar karşı olsamda, zaman zaman yemek yedirirken çoğu anne gibi, biraz daha yedirebilmek için TV açıyor, ona rağmen ağzına ekstradan 1 kaşık bile sokamıyorum. Eğer aç değilse, bunu ona hiçbir koşulda yaptırmanız mümkün olmuyor, çünkü ilgisi asla dağılmıyor.

 

Sinir Krizleri…

 

Biz 2 yaş sendromumuzu, öyle kafamızı duvara, yerlere vurma, kendini yerlere atma şeklinde yaşamıyoruz çok şükür, çünkü Melina’nın canı çok tatlı :). Okuduklarıma gore, böyle geçirenler de varmış. Her ne kadar 2 sene içinde sona erecek olsa da, anneyi, babayı çok üzecek, strese sokacak bir durum olsa gerek diye düşünüyorum. Ama okuduğum makalelerde, bu durumun çok normal olduğu söyleniyor ve ebeveynlerin bu durum karşısında nasıl davranmaları gerektiği hakkında bilgi sahibi olmaları öneriliyor. Yani, bizler bilinçli olursak ve bu dönemi elimizden geldiğince  iyi yönetebilirsek, çocuklarımızın karakterlerinde kalıcı hasarlar bırakmayız diye düşünüyorum…

Bizdeki krizler, dakikalarca sebepsiz ağlama, bir şeyleri kızarana kadar ağlayarak isteme, geceleri sebepsiz ağlayarak uyanma ve zor sakinleşme, istediği bir şeyi yapmadığımızda, yani “Hayır” dediğimizde,  parmağını ağzına götürerek, ‘Bak, yapmazsan kusarım’ tehtidi şeklinde ilerliyor. Böyle yaptığında, kesinlikle tepki vermiyor, kusma tehtidine karşı, kayıtsız kalıyorum. Çünkü, biliyorum ki eğer ‘Hayır, aman Melina, yapma kızım!’ diye tepki versem, o hareket çok daha fazla rağbet görecek!

Kendim yiyeceğim!

Kendim yapacağım!

İstediğim yere gideceğim!

İnatlaşmaları, ve ardından gelen yüksek sesle ağlama krizleri, her geçen gün şiddetini arttırarak devam ediyor. Ben dışarıdayken tutan bu krizlerde, kendimi suçlu hissediyor, çocuğunu susturamayan anne modeli olarak görülmekten çok rahatsız oluyorum. Çünkü biliyorum ki, henüz çocuğu olmayanlar bunu dışarıdan böyle algılıyor. En azından, eskiden ben böyle görüyordum…. Uçakta, yolculuklarda önümüze oturan çocuklu aile olduğunda rahatız oluyor, içimden ‘Bir çocuğu susturamadı’ diye söyleniyordum. İnsan malesef, başına gelmeden bazı şeyleri algılayamıyor…

Doktorumuza göre, bu sendrom gün geçtikçe şiddetlenecek, 1 yıl sonunda da yavaş yavaş azalmaya başlayacak. Ben bu noktada biraz yorulduğumu ve bazen kendimi sabırsızlığım yüzünden suçladığımı belirtmek istiyorum.

Yıllarca beklediğim, ve anne olma hasretiyle yandığım gerçeğine rağmen, bazen bir ‘off’ çekiyorum. Ve bu noktada, kendimi çok suçluyorum. Hatta ne kadar nadir de olsa, dediğim ‘off’ lar, çevremce de üzerimde baskı haline getirilip, ‘Hani hiç off demezdin, Hani sen bu çocuğu çok istemiştin?’ Şeklinde yorumlanıyor. Aslında ne kadar yanlış, ben Melina’yı hala herkesten, canımdan çok seviyorum. Ve emin olsunlar ki, ona sahip olmayı, şüphesiz hepsinden çok çok daha fazla arzu ettim. Sadece, bu dönem beni biraz yoruyor. Bakıcım olmaması, evden çalışıyor olmam, Melina’nın artık bir saniye bile uyumak istemiyor olması, benim bir şekilde işlerimle ilgilenip yazı yazıyor olmam gerektiği gerçeği, beni strese sokuyor elbet! Hepimiz insanız neticede, değil mi?

İlerleyen günlerde, sendromumuzun ne noktalara vardığını yazacağım. Temennim, doktorumuzun dediği gibi, bir kaç ay içinde pik yapmayacak, ve bu seviyede kalacak olması.

Bu yazıyı okuyan, 2 yaş sendromuna yaklaşmış veya içinde olan annelere de, sabırlar dilerim 🙂 Bunu da atlatacağız, inanın! Az kaldı, az.

 

Sevgiler,

 

Melina’s Mom

 

 

 

 

1 YORUM